Ülkemizde basketbol çok eskilere dayanıyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası birkaç gönüllü tarafından oynanmaya başlanan basketbol kısa zamanda futbol kadar olmasa da insanların ilgisini çekmiş. Ancak nedense uzun yıllar boyunca bir lig kurma konusunda kimse girişimde bulunmamış. BU yönüyle oldukça enteresan bir konu. Hatta benim bu konuyla ilgili olarak aklıma takılan en önemli konu ise İstanbul’da uzun yıllar boyunca bir basketbol salonu yapılmamış. Temeli 1979 yılında atılan Abdi İpekçi Spor Salonu tam 10 yıl boyunca çeşitli sorunlar nedeniyle bir türlü tamamlanamamış. Ancak 10 yıl sonra 1989 yılında tamamlanarak kullanıma başlanmış. Burada enteresan olan bir konuda daha var. Türkiye Basketbol Ligi 1966 yılında kuruluyor. Peki basketbol nerelerde oynanıyor? Sorunun cevabı da çok ilginç. O zamanlar basketbol bir Açıkhava sporu ve sadece açık alanlarda oynanabiliyor. Basketbolun bir salon sporu olması da 1970’lern ortalarını buluyor. Yani 70’lerin ortalarına kadar açık havada oynanan bu oyunun bir şekilde kapalı salonlara taşınması gerektiği düşünülüyor. Bunun en büyük sebebi de elbette televizyonun hayatımıza girmesiyle hem basketbol konulu Amerikan dizilerini hem de NBA maçlarını insanların izlemeye başlaması ve aslında basketbolun bir salon sporu olduğu anlamalarından kaynaklanıyor. Beyaz Gölge dizisini hepimiz hatırlıyoruz. Parklardan Salonlara Basketbolun salonlara taşınması sanıldığı kadar kolay olmuyor. Özellikle İstanbul’da basketbol karşılaşmalarına yatırım yapılıp bir salon inşa edilmesine kimse yanaşmıyor. Takımlar da bu konuda yeterince zengin değiller. Zaten Türkiye Basketbol Ligi ilk kurulduğunda bugünkü üç büyükler olarak bilinen takımlar bu lige iştirak etmiyorlar. Olan takımların da kendi bütçeleri ile bir salon yapmaları neredeyse imkânsız. Bunun üzerine bana göre son derece dahiyane bir fikirler İstanbul’da bulunan Lütfi Kırdar Kongre Merkezi bir basketbol salonuna dönüştürülüyor. Bu gerçekten enteresan bir durum. Basketbol karşılaşması olacağı zaman zemin parke ile kaplanıyor ve tribünler kuruluyor. Karşılaşma bitince yeniden sökülüyor. İstanbul takımlarının artmasıyla bazı zenginler bunun böyle olmayacağını anlayarak ilerleyen zamanlarda kendi spor salonlarını yaptırıyorlar. Çok mütevazı olan bu salonlardan bir tanesi olan Caferağa Spor Salonu günümüzde halen spor karşılaşmalarına ev sahipliği yapıyor. Play-Off Sistemi
Türkiye Basketbol Ligi günümüzde 16 takım ile düzenlenmekte. Her takım biri kendi sahasında biri de deplasmanda olmak kaydıyla birbirleriyle iki defa karşılaşıyorlar. Bu karşılaşmalar sonucunda ligi ilk sekiz sırada bitiren takımlar Play-Off karşılaşması oynamaya hak kazanıyorlar. Geri kalan takımlar ise sezonu o noktada tamamlamış oluyorlar. Son iki sırada kalan takımlar ise bir alt lige düşüyorlar. Play-Off’a kalan sekiz takım kura ile birbirleriyle eşleşirler. Bu eşleşmeler eleme usulü şeklinde ilerler ve en son kalan takım Türkiye Basketbol Ligi şampiyonu olarak ülkemizi yurt dışında temsil eder. Son zamanlarda ülkemizde basketbolun bu kadar sevilmeye başlanmasının bana göre en büyük sebeplerinden bir tanesi de insanların artık basketbol karşılaşmaları için de bahis oynayabilmeleridir. İnternet üzerinden bahis oynanabilen sitelerden en önemlisi de bence Bets 10 sitesi. Best 10 Giriş Yap linkinden siz de farklı bir deneyim yaşayarak basketbol üzerine bahis oynayabilirsiniz. Bu durum benim gerçekten ilgimi çekti. Özellikle futbol maçlarının olmadığı günlerde bir alternatif bahis olarak da değerlendirilebilir. Özellikle NBA liginde yakın tarihte yaşanan grev sonrasında NBA oyuncuları kendilerine en uygun Avrupa liglerinde basketbol oynamayı seçmişlerdi. Bu dönemde Alan Iverson gibi NBA yıldızları ülkemize gelip kısa bir süre de olsa Türkiye Basketbol Ligi’nde mücadele etmişlerdi. Bu durum tekrar yaşanabilir mi bilinmez.
0 Comments
|
YazarMerhaba. Umarın senin için faydalı bir site olur. ArşivlerKategoriler |